Sponsorlu Bağlantılar

20 Ocak 2012 Cuma

Tufan’a Doğru ve Sonrasında Mısır’da Yaşananlar


O, iki Doğu’nun Rabbi’dir , iki Batı’nın Rabbi’dir. ” (Rahman Suresi : 55/17 )
Günümüzde yapılan jeolojik ve kilimatolojik araştırmalar, Herodot’un aktardığı Mısırlı rahibin sözlerini doğrulamış­tır çünkü eldeki bilimsel veriler kutupların birden fazla yer değiştirmiş olduğunu kesin olarak göstermektedir. En son kutupsal değişimin Atlantis’in batışına denk gelen tarihlerde meydana geldiği tahmin edilmektedir.

Atlantis’teki Osiris Öğretisi
Bu büyük felâketler zinciri henüz daha başlamadan önce Mu ve Atlantisli rahipler yaşanacaklardan haberdardılar ve bu konuda halklarını çok önceden uyarmışlardı. Beklenen Tufan’dan en az etkilenecek olan bölgeler tespit edildikten sonra buralara yoğun göçler düzenlemeye baş­lamışlardı. İşte bu bölgelerden biri de Mısır topraklarıydı.
Mısır önce Mu’dan sonra da Atlantis’ten yoğun göçler almıştı. Tarihçilerin bir zamanlar bir türlü içinden çıkamadıkları; “Bir anda böylesine ileri düzeyli bir uygarlık Afrika’nın Kuzeyi’nde nasıl oluşmııştıır” sorusunun cevabı işte bu göç­lerde yatmaktaydı.
Tarihin çok eski dönemlerinden başlayan, Atlantis’le Mu arasında sürekli bir irtibatın olduğu bilinmektedir. Bu irtibat Mu Bilgeliği’nin Atlantis’e taşınmasında çok önemli bir rol görmüştür.
Orta Asya’nın muhtelif yörelerinde buluanan çok eski bir kültüre ait bilgiler veren taştabletlerden elde edilen ezoterik bilgilere göre, Mu’ya indirilen kozmik öğretinin kaynağı “Sirius Kültürü” idi.
Bu tabletlerin içerikleriylc ilgili ilk bilgiler ünlü araştır­macı James Churchward tarafından dünyaya duyurulmuştur, James Churchward kendi anlayışı ile bu bilgileri yorumlamış ve bu öğreti sistemine dünyanın ilk Tek Tanrılı dini adını ver­mişti. Onun Tek Tanrılı din olarak yorumladığı sistem aslında bir din değil, tam anlamıyla kozmik kökenli bir öğretiydi.
Bu öğreti ilk kez Mu’da yaşam bulmuş ve oradan da Atlantis’e taşınmıştır. Ancak zamanla Atlantis’te bu öğreti deje­nere olmuştu. İşte bundan sonrasını tabletler şöyle anlatır:
Tabletler konumuzla çok yakından ilgili olan bir isimden bahsetmektedirler. Bu isim Osiris’tir… Günümüzden 18-20 bin yıl önce yaşamış olan bu kişi­den Atlanlisli bir bilge olarak söz edilmekledir. O dönemler­de Atlantis’te başlayan dejenerasyon had safhaya ulaşmıştı, Osiris bilgisini derinleştirmek üzere doğduğu ülke Atlantis’i terkedip Mu Kıtası’na gitti. Oradaki Naakal Okullan’nda “MU Kozmik Öğretisi” ile ilgili inisiyatik dersler aldı. Daha sonra Atlantis’e geri döndü. Tüm yaşamını Atlantis halkını ay­dınlatmaya ve Mu Kültürü’nü anlatmaya adıyan Osiris, birta­kım çıkarları uğruna Kozmik Öğretiyi yozlaştırmış Atlantis rahip sınıfının etkisi altında oluşan yanlış anlayışları ve uydur­ma kavramları düzeltmeye çalıştı.
http://www.kenseamedia.com/egyptian_gods/images/osiris_color.jpg
Osiris
Halktan çok büyük destek gördü. Halk kısa süre içinde ona büyük bir sevgi ve saygıyla bağlandı. Sonunda Atlantis’in ruhani lideri oldu. Kendisini Atlantis Kralı Uranos’un yerine getirmek istediler. Fakat o bunu kabul etmedi. Ölümünden sonra kendisine bağlı inisiyelerce adının ya­şatılması için, Atlantis’te yaymaya çalıştığı Mu kökenli Koz­mik Öğreti’ye “Osiris Dini” adı verildi. Ve binlerce yıl bu öğ­reti Atlantis’e hakim oldu. ‘
Atlantis’te bunlar yaşanırken, Mu Kıtası’ndan çevre kıta­lara göçler de başlamıştı. Mu’nun önde gelen ırklarından biri olan Nagalar önce Burma’ya oradan da Hindistan’a, sonrasın­da ise iki kola ayrılarak bir kol Babile diğer bir kol ise Kızıldeniz üzerinden “Yukarı Mısır” tabir edilen Afrikan’ın Kuzey Doğu’sundaki Kızıldeniz kıyılarına yerleştiler. Eski tarihi ka­yıtlarda bu bölge ”Maiu” olarak isimlendirilmişti. Yukarı Mı­sır’daki Nübye’de yer alan Maiu, bu günkü Suakin kentinin yakınlarında, Kızıldeniz kıyısındadır.
Bu bölgelerde yerleşim birimlerinin kurulduğunu, hem Mısır kaynaklan hem de Hint kaynaklan teyid etmektedir. Bazı Yunan tarihçilerinin ve filozoflarının “Mısırlılar, Hindistan’dan gelmiş kolonicilerdir” demelerinin altında ya­lan gerçek işte budur.
Kitaplarını Hindistan’daki çeşitli gizli mabetlerdeki ka­yıtlardan yararlanarak kaleme aldığı bilinen dünyaca ünlü Hint tarihçisi Valmiki de, bu konuda son derece açık anlatım­larla bulunmuştur. Örneğin Rişi Mabedi’nin gizli kayıtlanrıdan aldığı bir alıntıda şöyle der:
“Hindistan’dan gelen Mayalar, Mısır’da bir koloni kurdular ve buraya Maiu adını verdiler.”
Ramayana isimli ünlü eserinde ise daha ayrıntılı bir bilgi verir:
“Naakaller önce Hindistan’ın Dekkan bölgesinde yerleştiler. Sonra da dinlerini ve bilgilerini Babil ve Mısır kolonilerine aktar­dılar.”
Kısaca özetlemek gerekirse:
Mısır topraklarına ilk ayak basanlar Mu kolonilerinin Naga koluydu. Nagalar Mu’da Naakaller olarak isimlendirilmekteydi. Bu nedenle eski tarihi kayıtlarda bazen Nagalar ba­zen ise Naakaller olarak bu toplum isimlendirilmiştir. Mu Kıtası batmadan önce gerçekleştirilen bu göç Mısırlılar’ın atalarını oluşturdu. Ancak Mısır, hem bu dönemde hem de Atlantis’in batışına yakın dönemlerde yoğun olarak Atlantis’ten de göç almıştır. Bu nedenle Mısır halkının ataları dedi­ğimiz zaman hem Mulular’ı hem de Atlantisliler’i bir arada ele almak gerekir.
Mısır toplumu o topraklarda sıfırdan başlayarak gelişim gösteren bir uygarlık değil, yapılan göçlerle gelişmiş bir kül­türün buraya taşınmasıyla ortaya çıkmış bir ülkedir Hatta bir değil birbirine son derece benzeyen iki kültürün: Mu ve Atlantis Kültürü’nün…
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/c/c9/Die_Memnonstatuen_zu_Theben_-_French_nach_Schirmer.jpg/726px-Die_Memnonstatuen_zu_Theben_-_French_nach_Schirmer.jpg

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder